7 Temmuz 2019 Pazar

EİNDHOVEN / HOLLANDA

Hollanda ve Eindhoven benim çok fazla gördüğüm bir ülke, Sebebi ise benim için hayattaki en önemli insanlardan birisi olan dayımın burada yaşamasıdır.

İlk uçağa binişim, ilk yurt dışına çıkışım, ilk Eindhoven a ilk gelişim ve dayımın evine ilk gelişim.
Hayatımın en önemli ve ilkleri hep dayımın sayesinde ve onun kanatlarının altında oldu. Hollanda'ya olan ilgim ve sevgim 1990 yılına denk gelir. İlk defa geldiğim bu ülke özelinde ise bu şehir beni taa o zaman büyülemişti. Gördüğüm, yemek yediğim oynadığım ve bir süre kaldığım bu ev o zamanlar bilmesem anlamasam da zaman geçirdiğimiz bu evler PHİLİPS şirketinin işçiler ve yöneticiler için yaptığı lojmanlarmış.

Bu evleri çok yüksek standartlar göz önüne alarak her biri bir diğerinin aynı olacak şekilde tasarlamış ve yapmışlar vaktinde. Şimdi evlerin çoğu belediyeye bağlı ve kiralaması, bakımı ve işletmesi onlara ait buradaki evleri ve düzeni görüp de aşık olmamak zor.

Benim bakış açımla ve benim daha özgürlükçü anlayışım için çok güzel bir ülke ve çok güzel bir şehir. Eindhoven da sevdiğim en önemli özelliklerden birisi ise yine parklar ve bu ülkeye özgü su kanalları. Büyük parklarda birçok yabani hayvan cinsi görebilirsiniz bu hayvanlar yabani olsa da belki birkaç münferit olay olsa da kimseden ilk günlerden bu güne hayvanlara zarar verecek büyük bir hareket duymadım,  Aslında o kadar dikkatliler ki böcekçiller le bile mücadele ederken zorlanıyorlar bunun ne deni ise böcekleri yiyen büyük kanatlı ve memeli hayvanların zarar görmemesidir.


  Su kanallarında bu güne kadar hiçbir işim olmadı ancak o kadar güzeller ve o kadar imkanlar sunuyorlar ki insanın bu imkanlardan yararlanası geliyor. Su kanalındaki kanal gemilerinin ev ve otel olarak kullanılmaları kanallar da kano ve yelkenli ile gezine bilme imkanı hepsini geçtim sadece kenarında yürümek ve temiz hava almak bile güzel.

Bu ülke / şehir benim için çok etkileyici ve ilgi çekici bu ne ilk ne son gelişim muhtemelen her fırsatta gelip gidebilirim. Büyüleyici bu ülke için her fırsatı değerlendirdim ve değerlendireceğim.


Hollandayı bir yazı ile anlatmak benim için zor ve üzücü olacağından bu yazıyı kısa keseceğim ve daha detaylı anlatmak için daha özel yazılar yazmaya çalışacağım tahminen başlıkları şöyle olacaktır.


EİNDHOVEN / SU KANALI
EİNDHOVEN / EV
EİNDHOVEN / PARK

       

3 Temmuz 2019 Çarşamba

SIRBİSTAN / BELGRAD

Belgrad kuzey yarım kürede bulunan neredeyse ülkelerin yarısı için çok önemli olmuş tüm insanlık tarihi boyunca, Tabi ki bizim için ayrı bir yere sahiptir belkide ben öyle düşünüyorumdur.

Osmanlı dan kalma bir çok ortak kültürümüz zevklerimiz eğlencelerimiz ve aşklarımız kalmış bu güne. Bu gün Belgrad nerede desen bilmeyen milyonlarca Türk / Türkiyeli vardır, Taki kulağına tuna nehri türküsünün tınısı gelene kadar yeni nesil bilmese de bizim ve bizden öncekiler için bu türkü ninni gibidir aşk şarkısı gibidir.

Bize de ancak nasip oldu ve kalktık arabamızla ailecek geldik.   
Bulgaristan / Sırbistan sınır kapısına geldik araç yoğunluğu yoktu ve kapılardaki personel de ilgili ve hızlı oldukları için kapıdan çok hızlı geçtik. Kapıdan çıkar çıkmaz otoban başlıyor ilk otoban bölümü için iki avro ödedik. Otobanlar çok iyi yapılmış çok fazla dinlenme yerleri yada ( CEP ) ler var, cepler de tuvalet ve çöp kutuları bulunuyor otobanlar temiz ve temizliklerine çok dikkat ediyorlar, bu bölümlerdeki çöpleri kullanmak gayet mantıklı olacaktır. Dikkat edilmesi gereken şeylerden bir tanesi ise Türkiye de alıştığımız gibi kısa aralıklarla yakıt istasyonları yok bu yüzden yakıt alıp otobanlar kullanılmalı bence, Yakıtınız varsa ve sıkıntınız başka bir şey ise belli aralıklarla bulacağınız yakıt istasyonlarında isteyeceğiniz her ihtiyaç karşılanabilinir. Yakıt istasyonlarında çay/kahve ve yiyecek birçok şey bulmak mümkün. İkinci otoban bölümü daha uzundu ve bu bölüm için on avro ödedik, otobanlarda gidiş yönünüz de sağda dikkatinizi çekecek küçük siyah tabelalar yada çiçekler görebilirsiniz bunlar ne yazık ki yolun bu bölümünde trafik kazasında hayatını kaybetmiş insanları anmak için sevdikleri tarafından yapılmış küçük anıt yada sunaklar dır.

Belgrad Avrupa'nın en büyük yada kalabalık şehirlerinden birisidir daha önceden söylediğim gibi de öneminden ve tarihi binalarından yada güzelliklerinden dolayı çok fazla turist çekiyor. Buraya gelmeden önce konaklayacak yerleri ayarlamak ve bizim gibi araba ile geliyorsanız otoparkları iyice öğrenmek ve yerlerini tespit etmek lazım yoksa çok uğraşabilirsiniz çünkü kalabalık ve şehir merkezinde araç park edecek çok az yer var.

Bu detayları hallettikten sonra sadece bu şehri bize kalırsa dört beş gün gezmek lazım, Biz gezimize adı çok bilinen belkide ırkı pek bilinmeyen dünya için gerçekten önemli olan ve zamanında anlaşılmamış olan elektrik ve makine mühendisi NİKOLA TESLA müzesi ile başladık.   

Müze sabah 10:00 da açılıyor biz biraz heyecanlı davrandık ve çok erken saat de müzenin kapısına dayandık. müzenin kapalı olduğunu gördüğümüz için çok yakında bulunan Tasmajdanski park a geçtik. son yüzyılın en sıcak zamanlarını yaşayan Belgrad da dev gibi ağaçların altına girince parkların ve yeşilliklerin önemi bir kez daha kendini gösteriyor. Burada bir süre Şimal oyun oynadıktan ve biraz dinlendikten sonra müzeye geri gittik. Müze ücreti gayet makul ve çok ilgili çalışanları vardı, Yaşayan müzelerden biri olan bu yerde TESLA nın icatlarını insanlara uygulamalı olarak gösteriyorlar ve insanlar bundan çok etkileniyor en önemli ayrıntı ise çok özel bir parça olan TESLA'nın küllerini barındıran pirinç bir küre.

Turistik olarak önemsenen ve bu ünü hak eden KALE MEYDAN müzeye bizce yürüme mesafesinde olsa da bize çok çekici gelen Tramvay ı kullanmayı tercih ettik bir büfeden günlük sınırsız otobüs ve tramvay da kullanmak için bilet aldık ancak gördük ki bizim binmek istediğimiz tramvay yolunda çok büyük bir çalışma vardı ve kızımızın sıcağa dayanamaması da ağır basınca taksiye atlayıp ( bu şehirde ikinci defa dır taksi kullanıyoruz bize denk gelen taksiciler nazik ve yardım severlerdi. ) hemen Kale meydan a geçtik.  Kale meydan büyük yeşillik bir alan ve alanın içinde hediyelik eşyalar bulabilirsiniz ve bir askeri müze bulunmakta. Kale meydan şehrin yüksek mekanlarından birisi ve çok güzel manzaraya sahip, bu manzaraların da önemli olan kısmı SAVA nehrinin ve TUNA'nın birleştiği yeri görmesidir. Kale meydan da kafe ler var isterseniz tuna nehrinin üstünde tekne kafeler var yada güzel çok aktif olan Kneza Mihaila caddesine yürüyerek girerek bir sürü mekan la karşılaşabilirsiniz.

Benim kişisel önerim dir: Ben kalın giysiler sevmem giyemem ama burada çok güzel keçe ve kalın örgülü giysiler bulacaksınız kesin almanız lazım. 

2 Temmuz 2019 Salı

BULGARİSTAN / SOFYA

Uzun ve eğlenceli sayılabilecek bir yol ve gezi yapmak için Ankara'dan yola çıktık. Edirne'de bir gece konakladıktan sonra sabah kahvaltı yapıp Kapıkule sınır kapısına gitmek için yola koyulduk. sınır kapısına geldiğimizde pasaport araç ruhsatı ve aracın yurt dışına çıkabilmesi için gerekli belgeler hazır olduğu için çok hızlı bir şekilde her iki taraf için de işlemlerimizi yaptık sınır kapısında dezenfektan ücreti iki avro ödedikten sonra SOFYA için yola koyulduk.

kapıdan geçtikten sonra otoban başlıyor ve Sofya ya kadar geliyor yollar çok güzel,  Ay çiçek tarlalarına ve uçan leyleklere bakarak Sofya ya ulaştık. Konaklayacağımız yeri bulduk ve aracımızı park edip anahtarı alıp eşyaları bıraktık aracı park edecek bir otopark bulmak ve gezmek için 11 dakikada aracın yanına geldik maalesef aracımıza aracın gitmemesi için pranga takmışlardı.

Bu durum bana kalırsa ne çok iyi niyetli bir işletme anlayışı değil birçok yerde ingilizce tabelalar bulunuyor ancak otoparklarda  özellikle kıril alfabesi kullanılmış yerel bir telefon hattı kullanmak gerekiyor ve bir sisteme para yüklemek gerektiğini anlatan bir ilan yada sistem olmadığı için gönlük 18 avro yada 30 leva  ceza ödememiz gerekti bizim konaklamamız dan daha pahalıya geldi maalesef.

Bu küçük bir olumsuzluk can sıkıcı ama dünyanın sonu değil tabi ki, biz buraya gezmeye yeni yerler görmeye geldik ve öylede yapmaya kararlı bir şekilde gezmeye ve güzel mekanlar görmeye devam ettik. 

Maalesef Bulgaristan halkı için önemli olup olmadığından emin olamadığım ve haritada bile gösterilmeyen çok detaylı anlatılmayan bir anıt mezar gördük yol kenarında içeri girip baktık ki önemli olması gereken ve daha çok anılması gereken önemli bir insanın anma alanına girdik. RUS - OSMANLI savaşında Ruslarla birlikte savaşan ve kurulan bölgenin ilk yöneticisi olan. Özerk Bulgaristan Prensliğinin ilk prensi 1. Alexsandır'ın  anıt mezarı olduğunu öğrenince şaşırdım.

gezip görecek çok güzel parkları var park demişken lütfen genel olarak bizim kocaman ülkemizdeki büyük şehirlerimizde küçük mahallelerimize sıkışmış parklarla karşılaştırmayın lütfen onlarca hatta yüzlerce büyük parklarda gezmek için çok vakit ayırmak gerek. Bence metro ve tramvay hatlarını kullanmanız lazım çok güzel tramvay hatları var. 

Sofya da bir çok dinin yapısını görmek mümkün  (Osmanlı hayranlığım olmasa da zamanında yaptıklarını görmemek ve saygı duymamak bence büyük bir hata olur.) bu yapılardan bizim için önemli olanı belkide Avrupa birliğinde bulunan yine Müslümanlar için en özellerinden birisi olan bu cami son kalelerden biri olmakla kalmıyor çok kısık sesle de olsa hala ezan ı şerifin duyulduğu çok özel bir camii yer alıyor. 

   O olmuş bu olmuş falan filan biz sevdik ve gezdik çok da güzel gezdik en büyük sıkıntı son yüz yılın en sıcak mevsimi olmasıydı o kadar.



 
 

  

ÜÇÜNCÜ BOSNA - HERSEK

gercekten keske daha fazla Gore bilsem dediğim yerlerden birisi Bosna  Hersek. Güzel ama gelişmesine  çok izin verilmemiş ülkeye ilk gelişim...