24 Ağustos 2019 Cumartesi

SARAYBOSNA / BOSNAHERSEK

Saraybosna'ya ikinci gelişim biri uçak yolu ile direk hava alanına diğeri de HIRVATİSTAN'dan araç yolu ile Gradişka sınır kapısını geçip ana ve ara yolları kullanarak, Saraybosna yolunda ilerlemeye başladık. Ana yol tek gidiş tek geliş ve bir yerde bir aksilikten kaza mı yoksa yol yapım çalışması mı bilemediğimiz aşırı bir kalabalık o kadar ki araçlar motorları kapatmış bekliyorlar biz de hemen alternatif bir yol bulduk bir süre geri gittik den sonra yolun bozuk ve dar olabilme risklerini biraz daha gezeriz deyip göze aldıktan sonra Bosna nehrinin diğer yanındaki yoldan gitmeye karar  verdik. Bir süre bu yolda devam ettikten sonra haritada görünen Zenika şehrine geldik gerçekten büyük bir şehirmiş burada yollar tekrar birleşiyor Zenika Saraybosna arası 70 kilometre hava karardı biz yola devam ederken büyük bir sürpriz le karşılaştık ve Saraybosna'ya 50 kilometre kala bir otoban bizi bekliyordu hemen otoban a geçtik ve onun verdiği rahatlık ve hız sınırıyla kendimizi Saraybosna'ya attık.

Yollarda daha önceki gelişimden kalma tanıdık bir iki yer gördüysem de Saraybosna da arabayla daha önce gezdiğim ve iki seferde de kaldığım kalacağım bölge Baş çarşı bölgesi olacağı için orayı da çabuk bulduk. Yoldaki sorundan daha büyük bir sorunumuz olduğunu oteli bulduğumuzda anladık.

Otel i arayıp biz yoldan geliyoruz ortalama şu saatlerde geliriz demişiz bize istediğiniz saat de gelin sorun yok demişler ancak otele vardığımızda öğreniyoruz ki otel de yer yok arabada uyuyan kızım rahat olmayan şartlarda uyumuyor ve biz de yorgun halde eşimle bekliyoruz. Bir sürü telefon trafiği yazışmaları göstermek falan derken - aa biz hata yapmışız sizin yerinizi değiştirmişiz deyip bizi başka bir otele götürdüler oda kahvaltı anlaşmışken bizi bir otele getirdiler ve sabah kahvaltıya otele gelirsiniz dediler ben yorgunluk ve sinirden Allah korusun bir daha sizinle ilişkim olsun istemem dedim ve o gece odada yattık ve sabah erkenden oteli terk ettik.

Saraybosna'ya ailecek gelmenin bir sürü nedeni vardı tabi ki ama yapılacak en önemli işten başladık sabah biz direk TİTO'nun Sönmeyen Ateşi'ni ziyaret ederek Başçarşı'ya ilerledik bu yol üstünde solda büyük ve çok güzel bir yapıya sahip pazar yerine uğradık ve aileme içeride satılan tütsülenmiş etleri gösterdim. Bir önceki gelişimde buradan aldığım tütsülenmiş etle çok güzel kuru fasulye yemekleri yapmıştım çok güzel bir tat ve koku veriyor kesinlikle. Pazarı gezdikten sonra kalan yolumuzu almaya devam ettik, sonraki durağımız Gazi Hüsrev Bey Medresesi ve müzesini ziyaret etmek oldu müzeden sonra sokağın karşısındaki camiye girdik kısa bir geziden sonra gezi kısmını kesmemiz gerekti çünkü acıkınca sinirlenen eşimi durdurmak zor ve giderek kızıyorken hemen yemek yememiz gerekiyordu ve benim çok güzel ve otantik olarak odun ateşinde börek yapan bir mekan vardı ve oraya geçtik. Üçümüze ortaya patatesli ve peynirli üstünde yoğurt olacak şekilde börek ve ayran söyledik.  Baş çarşı dan ayrıldık ve hemen yakınındaki nehir tarafına geçtik su kenarında yürürken kızımın isteği üzerine haritada yakında gördüğü kiliseye doğru yola koyulduk. Kiliseye doğru yol alırken aynı yol üstünde bulunan bira fabrikası ve müzesini gezmeye karar verdik ilk olarak çok eski olan bu fabrika hala aktif olarak kendi özel biralarını üretiyorlar. Müze bizim girişte gördüğümüz kadar küçük ve az eşya vardı ama güzel düzenlenmiş bir müze olmuştu. Yolumuz hedefimiz şimdi kızımın yapısını beğendiği Saint Anthony Katolik kilisesi. Şu ana kadar bir sürü kilise görmesine rağmen içerisin de kimsenin olmaması ve daha rahat hissetmesinden sanırım burada sorular birden pik yaptı. Bunca soru karşısında bildiğim ve dilimin döndüğünce kızımın sorularına neden olan duvarlarda'ki freskleri ve camlarda'ki vitray süslemelerini anlatmaya başladım umarım doğru ve düzgün anlatmışımdır.

Bir sonraki durağımız bu ülkedeki bu şehirdeki gönlümün saygı sevgi beslediği çok önemli bir adamı ziyaret.

Bağımsız Bosna-Hersek'in ilk cumhurbaşkanı önemli bir katliamı atlatmış bir komutan

                                                     ALİYA İZZETBEGOVİÇ

Ülkeye ikinci gelişim ama Kovaçi şehitlik mezarlığına gelişim sanırım beş yada altı olmuştur. Onun üstüne söylenecek çok şey varken ben bu konuda kendime söz söyleme yazma yetisi görmediğim için ona olan saygımı belirtip bu kısmı geçerim.

Kovaçi mezarlığına geldiğimizde bu kalabalık şehitlerin arasında yatanı bu sefer kızıma anlatmak kısa ve öz oldu duamızı ettikten sonra yönümüzü aşağı çevirdik yukarı çıkmak için. Mezarlıkta kapı az olduğu için ve bizim gördüğümüz en yakın kapı sol altta ki kapı idi ve bu yol bizim gitmek istediğimiz ik mekanı bir birine bağlıyordu. İlk ziyaret etmek istediğim yer Tarihi Saraybosna Mevlevi hanesi idi. Zamanla gördüğü hasarlar savaşlar derken bakımsız kalan ve zamana yenik düşen mekanı TİKA yeniden ayaklandırdı bu gezide aileme gösteremesem de bir önceki gelişimde Tüm uhreviyeti ile gördüm bu mekanı.

sonraki mekanımız Sarı kale daha önceden geldiğimde içinde bir işletme yoktu insanlar rahat rahat gezip oturabiliyordu ancak bu sefer bir işletme vardı ve maalesef hiç misafir Perver değildiler, bir daha gitsem bile kaleye gitsem de mekana para kazandırmamak için oraya uğramam. Buradaki hayal kırıklığını hemen atlatmak için hemen Baş çarşıya köfte yemeye indik karnımızı doyurduktan sonra bu geceyi geçireceğimiz yere ulaşmak için SIRBİSTAN üstünden KUZEY MAKEDONYA'geçmek için yola çıktık.

Çıktığımız yol başta zor ve sıkıcı geldi çünkü tek şerit sürekli iniş çıkışlarla dolu bir yol daha sonraları tüneller başladığında daha dağ yollarına gittiğimizi düşündük. Yol ilerledikçe sağımızda kalan nehir arada bir barajlar a dönüşüyor ve devasa su birikintileri oluyordu. Sarp ve zorlu dağların arasında bir yanın da dağ bir yanında koca dirina ırmağı yola devam ettik taki DİRİNA köprüsünü ve VİŞEGRAD şehrini görene kadar.  Dirina köprüsünü görünce yanında durduk ve birden bize dank etti karşımızda duran köprü dünyaca üne sahip bir Osmanlı eseri olan yapımında tartışmalara ve zulümlere neden olmuş ama çok büyük kolaylıklar sağlayan ve hayatları değiştiren bir eser, hatta aserlerin içinde yer alan NOBEL ödülüne layık görülmüş bir baş yapıtın baş kahramanı DİRİNA KÖPRÜSÜ. Bu büyük şahaseri gördükten sonra yola koyulduk ve BOSNA-HERSEK i bu şahane eseri görerek terk ettik.

.







18 Ağustos 2019 Pazar

NUAKŞOT / MORİTANYA

Maalesef Ankara'da metro seferleri sabah 06:00 da başladığı ve çalıştığım kurumunda hava alanı ulaşımı hakkında bir organizasyon yapmaması ve taksi ücretini ödememesi sonucu hava alanına eşimin beni bırakması sonucu ulaştım.

Esenboğa hava alanı çok büyük olmadığı ve düzenini bilmem sayesinde çok hızlı işlemlerimi yapıp kapıya yakın bir yerde beklemeye başladım. Uçak saati geldi ve uçağa binip yerleştim gelsin çay gitsin sıcak sandviçler hemen İstanbul a indik. Yeni İstanbul hava limanını sevdim mi sevmedim mi hala karar veremeyenler denim, çok yüksek tavanlı insana ferahlık veriyor çok büyük bir sürü imkan var çok güzel bekleme zamanı geçirilir, ancak aktarma yapacaksan ve acelen varsa çok kötü içeride
ulaşım yok bir yol var ve o da paralı ve pahalı. Bir şekilde işlerimizi ve işlemlerimizi halledip hemen uçağımıza kavuştuk ve uzun yolculuk için koltuğuma yerleştim ve yolcu eğlence sistemindeki filmleri izleyerek ve ikramları deneyerek zamanı bitirip NUAKŞOT hava alanına indik.

Daha önce buraya gelen arkadaşlara sormuştum sorun yok dediler ama gümrükten çıkarken drona el koydular ve gayet nazik bir dille elçilikten ve milli savunma bakanlığından yazı istediler yada geri çıkarken bur dan alırsınız dediler. bunu atlattıktan sonra bir sebebini hiçbir zaman anlayamadığım gibi bir Türk lokantasında yemek yedikten sonra otelimize geldik. İlk fırsatta yatıp uyudum çünkü uzun zaman ayakta ve yolda idim.

Sabah erkenden kahvaltı merakı ile salona geçtim diğer ülkelere göre daha bize benzer idi bir sürü yumurtalı ürün vardı az da olsa yemek çay kahve ve meyve vardı. Kahvaltıyı yaptıktan sonra işlerimiz için din ataşeliğine uğradıktan sonra büyük elçiliğimize uğradık, geri din ataşeliğine gelerek  cuma namazını kıldıktan sonra Maarif vakfının okulunda yemek davetine katıldık.

Bütün uyarılara rağmen balık pazarına gitmek için yola çıktık ve yaklaştığımızı anlayacak hale geldik çünkü her yeri kaplayan bir koku hakimdi. Balık pazarının içinde çok güzel balıklar gördük ancak şartlardan dolayı yemek için biraz düşünürdüm biraz iptidai şartlarda saklanıyor ve korunuyorlardı. Ancak izin alırsanız ve şartlar uygunsa görsel olarak mükemmel bir yer balık pazarı ve etrafı. Eminim ki çok güzel kareler çıkar buradan.

Akşam yemeği olarak MEŞVİİ yedik. Meşvii kuzu'nun tandır ateşinde pişmesiyle elde edilen bir yemek tavsiyeler genelde yazmam bu konuda da çekimserim seven ve sevmeyen çok olacaktır.

Zaman geldi ve işimizi yapmak ve yeni yerler görmek için arabaya atladığımız gibi iç bölgelere doğru yola çıktık. Hedefimiz yaklaşık 600 kilometre uzaktaki KİFFA şehri. Burada dikkat edilmesi gereken bir konu var bu ülkede yaşamıyorsanız bağlı bulunduğunuz elçilikten yada devlet kurumlarından YOL İZNİ almanız gerekiyor, bu yol iznini mümkün olduğunca çok fotokopi çektir melisiniz  çünkü yolda bir fotokopi çekecek yer bulamayabilirsiniz. Yol izinleri jandarma kontrollerinde araçtaki insanları görerek gerekirse pasaportu kontrol ettikten sonra yazıyı alıyorlar ve yolunuza devam ediyorsunuz.

İç şehirlere giderken yol kenarlarında bir sürü ölmüş hatta kemikleri kalmış hayvan kemikleri göreceksiniz yolculuğu gece yapacak herkesin yola yatmış yada yoldan geçen hayvanlara dikkat etmesi gerekiyor, Tabi ki hayvanların tamamı trafik kazasından ölmüyor çöp yedikleri için çıkartamadığı için ölüyor hayvan.

Son günümüzü ve akşamımızı başkent yakınlarında bir HAYM da ( çadır ) geçirdik yine yöresel yemekler yedik ve gece fotoğraf çekimleri yaptık fotoğraf çekmenin zorluğu yetmiyormuş gibi her çekilen fotoğrafta kendilerinin olduğunu düşünen insanlar yüzünden ekstra zorluklar yaşadık öyle yada böyle buradaki zamanımızı geçirip bitirdik. Türk Hava yollarının tarifeli uçağı için gece erkenden hava alanına gittik, tabi benim çözmem gereken bir konu daha vardı. Daha önce başıma geldiği için ilk işim kontrolden geçtikten sonra bilet işlemlerimi hallettim daha sonra Drone u geri almak için hava alanı gümrüğüne gittik neyse ki görevliler gayet nazik ve hızlı bir şekilde Dronu hemen teslim ettiler pasaport kontrolünden kendileri geçirdiler ve uçağa geldiğim gibi binip hediyelerimle geri dönüşe başladım.

Uçak AFRİKA seferlerinin çoğunda olduğu gibi iki ülke yapıyor, Moritanya'da yolcu bırakıp bizi aldıktan sonra Dakar'a gittik bir saat bekleme temizlik zamanından sonra uçak hareket etti ve İstanbul'a yolculuk süresince sıkıntısız ulaştık.

ÜÇÜNCÜ BOSNA - HERSEK

gercekten keske daha fazla Gore bilsem dediğim yerlerden birisi Bosna  Hersek. Güzel ama gelişmesine  çok izin verilmemiş ülkeye ilk gelişim...