23 Ekim 2018 Salı

KARUN HAZİNESİNE SAHİP ( UŞAK )

Ülkemde birçok insan harita da yerini bile göstdremese de o Karun hazinelefine sahip olan şehir UŞAK.  Aslında İçanadolu dahil bütün Doğu yu İzmir e ulaşımını sağlayan en önemli ana yolun üstünde olan ve çevre şehirlerle iyi iletişimi olan ve çok önemli bir ticaret yapan bir şehir Uşak.

Bu şehirde bence görülmesi gereken bir kaç önemli yer var benim en sevdiğim gidip görünce içim açıldı rahatladığım yer Clandıras köprüsü umarım bir gün gelip görürsünüz beni daha iyi anlıyacaksınız. Köprünün mimarisi bulunduğu nokta yanından ve altından akan sular görsel olarak çok güzel bir yer seçimi.

Blaundus antik kenti ile ilğili kötü başlanğıçlı bir anım var, zamanın birinde TRT de yayınlanan dış yapımı bir program için uşak a yolumuz düştü, Bir önceki şehrimiz Goca Dengizli idi ilçeleri köyleri aşıp antik kent e yakın bir köy e geldik. Mesleğin verdiği rahatlık ve degişik olma isteği ile saç sakal uzun yol şartları birbirine girmiş vaziyetteler, köyde yaşlı bir amcaya islami kurallar usulünde selam verdik selamımız alındı, Sorumuzu sorduk - Amca biz antik kent varmış biz oraya gitmek istiyoruz? Dedik demez olaydık, amca  ana bir ton soru sordu enson  bizi tehdit etti siz daeşli siniz jandarmayı çagıracağım dedi, Ne olur çagır dedim aracın plakasını adımı soy adımı yazdım telefonumu yazıp verdim tabiki kimse arayıp sormadı biz de antikkent i bulup işimizi yapmıştık, Blaundus antik kenti bence güzel gidip görülebilir ilk bahar ve son bahar aylarını ben tercih ederim biraz daha mistik bir havası oluyor.

Son yıllarda yapılan bir cam teras var yükseklik korkusu olanların bile sevebileceği bir mekan. Mekanın yüksekliği degil asıl göz kamaştıran vadinin güzelliği. Cam teras yapılalı çok zaman olmamış ancak bakıma ve daha önemlisi çevre düzenine ihtiyacı var. Vadiden şehre doğru giderken görülmesi gereken önemli bir yer de KARUN hazineleri için müzeye gidilmeli.

       Şehir merkezinde alış veriş yapılacak bir kaç yer var tarhana önemli önemliii deri sanayi gelişmiş olsada pek alışverişlik yer yok sanırım ne varsa dışarıda. 

19 Ekim 2018 Cuma

MİSAFİRPERVER HALEP ( ALEPPO )

Gezmeyi çok seven bir çiftiz evlendik ve benim işlerim gereği bir yere gitmedik 2010-11 ayında Kurban bayramını da şans olarak görerek arabaya bindik ve ilk durağımız Antakya oldu, Kayın baba ile bir gece bacanağın evinde konakladıktan sonra Pınar la ben sabah erken saat de yola çıktık yine ve ilk durağımız Cilvegözü sınır kapısı oldu işlemlerimiz çok hızlı şekilde yapıldı ve biz araba ile ilk yurt dışı deneyimimiz için yönümüz HALEP oldu.

      Yolculuğa hazırlanmak için biraz araştırma yaptık Avrupa da bir şehir için onlar ca kitap varken SURİYE için kitap, harita yada belge bulmak çok mümkün değildi. Edindiğimiz birkaç roman ve az bilgi ile Halep e gittik ve aradığımız otel de yer olmadığı için üç yıldız lı başka bir otel e yerleştik. Otel de ki çalışanlar çok sevecen ve cana yakınlardı. Biraz desk te duran belgelerden birazda bildiklerinden bize yardım ettiler gezilip görülecek yerler için.


Bizim gittiğimiz dönem de görülecek en önemli yerlerden birisi biz ce Halep ( ALEPPO CASTLE ) kalesi idi şimdi durum nedir bilemiyorum.
2010-11 ayında çok göz alıcı bir mekan dı, öğrendiğimiz kadarı ile İslam camiasında düz alana inşa a edilip etrafına hendek kazılan tek kale imiş. Tek bir giriş e sahip olan kale ye iki koruma kulesinden girilebiliniyor ve kalenin içindeki eserlerin birçoğu korunmuş bir şekilde idi. Kale şehrin en hakim noktalarından birinde gibi görünüyordu ve neredeyse şehrin her yerinden görünüyordu. Gece ve gündüz çok farklı görünüyordu ışık değişimlerinden dolayı ve sıcak hava yüzünden gündüzleri sakin olan kale çevresi hava karardıktan sonra bir insan seli tarafından çevriliyordu.


Kafeler de genç, yaşlı hatta çocuklar sürekli nargile içerken görebilirsiniz yasal olarak yada kültürel olarak bir problem olmadığı için herkes her saat de nargile içerdi.
   
   Halep Kapalı çarşısı bir sürü sokaktan oluşan hatta lonca lonca sınıflanmış çok önemli ve görsel olarak çok doyurucu bir çarşı idi biz bu çarşıyı kabaca iki günde gezdik, aradığınız hatta aramadığınız binlerce eşya bulabilirdiniz. Bir dönem ülkemizden en sık gidilen yerlerden biri idi kaçak çay getirenler mi dersiniz kaçak şeker mi dersiniz bura da her şey vardı.

   Bir de hiç yabancılık çekmeyeceğiniz bir şey daha vardı MİSAFİRPERVERLİK bizim en alışık olduğumuz hali ile dükkana adım atma san bile seni güler yüz le karşılayan esnaf hemen ardın dan söylenen çay kahve aslında hep aynıyız aynı hamurdan yoğrulmuşuz.


  Halep EMEVİ camii ne kadar özel ve ne kadar güzel bir camii olduğunu atlatmak bana düşmez ve kelimelerim yetersiz kalır. Benim camiler arasında gördüğüm ilk i Diyarbakır Ulu camii İkinci ve daha güzeli ve mezheplere daha duyarlı olan ilk camii. Ben iyi bir Müslüman mıyım  bir tek ALLAH bilir ama Emevi camii beni olduğum yere oturtacak ve bu zarefeti kanıksamayı gerektirecek hassasiyette yapılmış bir camii idi.

Benim hayatım boyunca ilk defa dört adet Mihrap gördüğüm ilk camii , sadece bu bile birçok insanın anlayamayacağı
bir hassasiyettir.

Halep de hayat güzel bir akışa sahip sakin bir yerdi çok güzel kebapları olan parklarında uzun uzun muhabbet ler edebileceğiniz mükemmel bir yerdi. Biz bir gün denediğimiz meyve suyundan dolayı hastalandık ama dönmeden gezimize hasta hasta devam ettik, Bizimki tatil mi eziyet mi belli değil ama sabah erkenden yol var.

                 GÖRÜŞÜRÜZ HALEP

BİZ AFRİN DE İKEN...

Halep de kaldığımız süre içinde otel de çalışanların tavsiyeleri üstüne bir manastır görmeye gittik.

Saint simeon stylites kilisesi yada manastırı .

manastır bizim orada olduğumuz zamanda pek önem vermediğimiz ama şuan çok önemli olan bir bölgede AFRİN merkez e neredeyse yürüme mesafesinde bir manastır. öneri üstüne gidip gördüğümüz ulaşımı kolay ve görsel olarak muhteşem bir yapı da idi.                                                                                      





               Araçla ulaşımı çok kolay olan manastır ın girişinde bulunan otoparak a ücretsiz park ettikten sonra çok cüzi bir miktar para ödedikten sonra müzeye girebiliyorsunuz müze girişinde bulunan turizm danışmadan küçük bir harita ve kitapçık alabilirdiniz eskiden tabi şimdi durum ne bilmiyoruz. O tarih te haritada işaretlediğimiz ancak daha çok gezecek yerimiz olduğu için gitmediğimiz çoğu yer şimdi bakıyorum ki AFRİN ve AZEZ bölgelerinde imiş. zamanında gezemediğimiz için şimdi üzülsek te o günlerde gezi programımıza çoktannn karar vermiştik yarın Halep den ayrılıp Hama üstünden rotamız ŞAM.

HASTALIK BİZİ YILDIRAMAZ

 Halep de yediğin hurmalar gelir seni tırmalar.

bizim sokakta içtiğimiz meyve suyu yada pis boğaz lık  diyelim bizi öyle bir hasta etti ki gece ikimizde ishal bir yandan kusmak bir yandan sabah gözümüzü açtık ki berbat durumdayız.

- Pınar istersen geri dönelim Türkiye ye burada derdimizi anlatana kadar!
- Yok ya geri gidersek bir daha gelir miyiz gelmez miyiz belli değil toparlarız!

Düştük iki deli hasta hasta yola bilmediğimiz bir ülkede kendimizi yollara vurduk.

  Suriyenin diğer bölgelerine göre daha tutucu olduğu söylenen HAMA şehrinde NAURE çarkları varmış bizim öğrendiğimiz kadarı ile hastalıkta bizi durdurmadığına göre Şam yolunda Naure çarklarını görmeden gitmek olmazdı. Ana yoldan çok da uzak olmayan bir yerde idi çok önemli oldukları içinde tabelalar vardı.






Naure çarkları elektrik olmayan dönemlerde şehirde yada tarlalarda kullanmak üzere Asi nehrin den sağladığı hareket enerjisi ile Asi nehrinden kanallara su aktarmak için kullanılmış önemli bir teknoloji.

şimdi seni duyar gibiyim arkadaşım durup dönüp tedavi olaydınız ya nasıl bir surat bu? Çok haklısın ama güzel bir gezi idi hemde eğlenceli. Şam yolunun birazın da sol popomun üstünde araba kullandım sonra sağ popomun üstünde ne oturacak halim vardı ne ayakta duracak. Bütün bunlara rağmen Naure çarklarını gördükten sonra yolumuza devam ettik.


Bu hasta halimizle varmak istediğimiz yer ŞAM merkez de bulunan bizler için önemli hicaz demir yolu karşısında bulunan Orient Palace Hotel. II. Abdülhamit tarafından yaptırılan ve HAC vazifesinin kolaylaştırılması için yaptırılan proje nin tamamlanmış nadir alanlarından biridir Şam da ki istasyon.

İstasyon ile karşı karşıya olan dış görüntüsü göze çarpan otel ise bence muhteşem di. 1928 de yapılan bu otel bizi tam olarak geçmişe götürdü.
Hotel de göreceğiniz ve kullanacağınız her şey eski yada klasik di mobilyaların değişmemiş olması bizi çok etkilemişti.
Fakat bizim çok etkilenecek halimiz yoktu. Bizim hemen yatıp dinlenmeye uyumaya ihtiyacımız vardı odamıza çıktık ki bir de ne görelim dört kadın birden odayı ve banyoyu temizliyor. Mükemmel Arapçamız ve muhteşem İngilizce'mizin karmasıyla kadınları odadan çıkarıp kendimizi yatağa attık. Üç belki dört saat sonra kendimize geldik durumumuz daha iyi ama bir şeyler yemek lazım. Karnımızı doyurup otele döndük ve bir daha yatıp sabaha kadar uyuduk, bir kaç gün Şam da vakit geçirecektik toparlanmak bizim için önemli idi.

ŞAM

ŞAM

Hayatım da bu şehir hakkında çok şey duydum yada üstüne hatta atasözlerimiz var bize gelmek şimdi kısmet oldu.

çok kısa bir araştırma dan sonra bulup karar verdiğimiz otel bizim gezi amaçlarımıza o kadar uyuyor du ki hiçbir toplu taşım aracı yada kendi aracımızı kullanmak zorunda kalmadık. Şehir içindeki ulaşmak istediğimiz Hicaz Demir yolu, Kapalı çarşı, Emevi (ulu) camii kısacası eski Şam denen bölgede kalıyorduk.

bu bölgenin avantajları ancak bizim gibi tatil de sabah 05:00 da yada 06:00 da kalkıp gezmeye başlayan ve her türlü riski göze almış insanlar sever. Bu saatler de kahvaltı yapacak yer olmaya bilir, bir süre aç kalabilirsiniz, alışık olmadığınız bir ortamda olaylar garip gelebilir. Fakat sabahın köründe çıkıp gece yarılarına kadar geziyorsanız Eski Şam lokasyonu süper.

 Şam Hamidiye Çarşısına yaklaşırken bir kaleye yaklaşır gibi oluyorsun. Koca bir caddeden ilerliyorsun zaten çarşıya kocaman bizim yabancı olmadığımız tipte bir kapısı var. biz çarşıya girdiğimizde pek de alışık olmadığımız şeyler gördük ama çok garip karşılayamadık. Arap kültürünün ağır bastığı ülkede Altın yada türevleri çok seviliyor. Her üç dükkandan ikisi kuyumcu, takıcı üçüncü ise iç çamaşırı satan dükkandı, hem de bizim ülkemizde kimsenin cesaret edemeyeceği tarzda SEXY idiler. Bu çarşının ara sokakları kesinlikle görülmeli çünkü orda küçük dükkanlarda çok ilği çekici şeyler bulmak mümkün, bir dükkanda kurutulmuş hayvanlar satılıyordu. Bizim konuşmalarımızı duyan seksenlerinde bir amca  gençler dedi, bizde şaşkın şekilde sese döndük.

 Bey amca seklerin de idi gerçekten ve dede si İZMİR de ŞEHREMİNİ (belediye başkanı) imiş zamanında sonradan buraya gelmişler. Bu gün buraya kendine Kaküla lı kahve çektirmeye gelmiş hemen bize de birer kahve ikram ettirdi. Afiyetle kahvelerimizi içerken hemen sorularımızı çılğınca sorduk.
- Hani Şam Şekeri ?
- Bu dükkanda satılan hayvan ölüleri ne?
- nereyi görmeliyiz?
Yaşın verdiği ağırlık ve bilgelik le  sorularımıza ağır ve kesin bir dil ile cevapladı. Biz kahvemiz e son verip  oradan ayrılırken amcanın durumu, büyü için satılan kurutulmuş hayvanlar ve kakülalı kahve ile ilgili konuşmamız devam ediyordu. Çarşıyı geçip de Şam Ulu Camii ye gelince yine çok güzel ve yüce bir his le doldum. Camii sadece iman etmek için yapılmak zorunda değil dedirten nadir bir camii, Özen, kültür, hassasiyet  ve mimari güzellik görünüyor. Caminin Ulu camii ünvanı almasını çok fazla hak ediyordu, bir düşünün bir Camii de hiç dört Mihrap gördünüz mü? Camii de dört mihrap var dı her meshep için bir imam yeri.


Şam da günler ve geceler geçirdik öyle bir kaç satıra sığmayacak ama uzun uzun anlatılmayacak bir şehir. Tarih, müze, ve kültür gibi gezileri seviyorsan bir hafta gibi bir süre ayırıp öyle gezmeli bu şehri KASYON tepelerinden görmeli, Şam Sultan Selim Camii ve içindeki türbeler, cokaklardaki yemekler, o güzel kebapçılar kısacası gidip görmeyi gerektirecek çok yer var.

Biz gittiğimizde Kardeşlik dönemi idi ama savaş bitsin ve bir miktar huzur gelsin yine gidip görmek isterim, umarım bir gün o hale gelir gidip görürüz.

PALMİRA ( lütfen bana da öğretin )

Eğer gezmek için bir yere gittiyseniz ve burası Şam ise
aracınız var yada yok görmeniz gereken çokkkkk önemli bir yer var, ( demeyi ne çok isterdim bilemezsiniz çünkü artık yok bir terör örgütü televizyonlarda ellerinde elektirikli ve havalı aletlerle burayı yok etti)

Burası binlerce yıl önce eller ile yapılmış nadir bir güzellikti, güzelliğini anlatmak bana düşmez ama artık orası harap sağ da gördüğünüz sütünların üstündeki çıkıntıların amacı o dönemlerde şehrin önemli insanlarının büstleri konuyormuş terör örgütü ele geçirdikten sonra infaz ettiği insanların kafalarını koymuş.

PALMİRA antik kentine Şamdan İRAN IRAK yolundan gidiyor biraz kamyon trafiği var ama kocaman bir çöl den geçiyorsun ve sonunda yaklaştığını hurma bahçelerinden anlıyorsun dev gibi ağaçlar sana uzaktan el sallıyorlar biz buradayız der gibi.

Palmira antik kentini gezmek yada layıkı ile gezmek için üç dört gün gerek ancak bizim vaktimiz az olduğundan biz dört beş saat ayırabildik.





 Biz bu muhteşem tiyatro sahnesinde bir konser yada tiyatro izleyemedik malesef televizyonlarda yada sosyal medyada bu sahnede Terör örgütünün insanları nasıl katlettiğine şahit olduk. Tiyatro şehrin en gözde yeri olarak biliniyordu herkesin gelip bir arada olduğu her şeyden haberdar olduğu mekan sanatın ve etkinliğin merkezi. O dönemlerde Antik bir kent de görülebilecek ne düşünüyorsanız yada benim aklıma gelen her şeyi gördüm belki benim bilmediğim çok şey biliyorsunuzdur ( lütfen bana da öğretin).

   Palmira dan ayrılırken biz arkamızda çok büyük bir şehir yine muhteşem bir kale ve yine bize el sallayan hurma ağaçları nı arkamızda bırakarak, Batan güneş e doğru yola koyulduk.
İlk defa (farkında olmadan) güneşi bir çölde batırarak Şam a özelinde ise KASYON tepelerine doğru yola çıkmıştık.
 KASYON tepeleri askeri ve stratejik olarak önemli bir nokta imiş eskiden, Bizim gezimizde iken etraf nargile evleri cafe ler ve piyasa mekanı olmuştu ancak biz manzarayı çok beğemiştik.
Çölden kalkıp buraya bu kadar yukarı çıkmak farklı bir deneyim di, ben her zamanki gibi belimde taşıdığım çantada bir şeylerim vardı bir kahve içtikten sonra otele döndük çünkü sabah erkenden gitmemiz gereken yerler vardı.
  

LÜBNAN BEİRUT

Kardeşlik dönemimiz ve vize istenmiyor biz de taaa ŞAM a kadar gelmişiz sabahın köründe kalkıp geziyoruz madem öyle buralara kadar gelmişken bir de BEYRUT u görelim dedik, Siz deki de ne gezme aşkı imiş arkadaş dur durduğun yerde.

LÜBNAN bizden vize istemeyen ülkelerden bir tanesi, sabah yedi civarında kahvaltımızı yaptıktan sonra ilk olarak otobüsle gidelim diye düşündük. Otobüs terminaline gittik ve bir otobüs e bindik tahmin edeceğiniz gibi karmaşa ve bir belirsizlik vardı bizim bindiğimiz otobüsün şoförü bizim pasaportları aldı ve gitti süre geçmeye başladı ve pınar kitap okumaya devam ediyordu ki benim sabrım tükendi.

ben kalktım gidip pasaportları aldım geri biraz söylendiler ama pasaportlarımız la otelin oto park ına döndük niye kendi arabamızla gitmiyoruz dedik. kendimize birer kahve aldıktan sonra arabaya atladık haritayı açtık ve yola çıktık.

Sınır kapısında plakamızı gören görevliler ve pasaportlarımıza bakan beyler çok nazik davrandılar ve hemen işlemlerimizi yaparken aynı zamanda misafir perverliklerini göstererek bize bol şekerli çay ikram ettiler.
Çok yoğun çeker barındıran çayımızı içmeyi denerken görevlilerin en yaşlısı
- Erdoğan aşağıda!
- Erdoğan aşağıda!
diyip duruyordu biz pek anlam veremedik bu duruma, takii dağlardan inmeye başladığımız zamana kadar gerçekten sınır kapısı yüksek bir dağ da imiş.


Dağdan aşağı inen yol da etrafa bakarak gidiyoruz bazen durup meyve yada su alıyoruz. Yolda iken hep yaptığınız gibi bütün tabelaları kontrol ediyoruz. Bir süre sonra çok tanıdık bir isim gördük BEKAA vadisi, şimdi birçok insan burayı hatırlamaz bilenler için Bekaa vadisi terör kamplarının olduğu bir yerdir. Bir ne olacağını düşünerek etrafa bakarak geçtik ve hedefimiz olan Beyrut un sahil kısmına doğru devam ettik.

Arabamızı tabelaların gösterdiği büyük bir park a bıraktık ve yürümeye başladık etraftaki kurşunlanmış bombalanmış binalara bakarak sahile doğru yürüyorduk ki birden ben
- lan ne oluyor Başbakan burada ne arıyor dedim.
- sınır kapısındaki amca ( Erdoğan aşağıda ) diyordu ya bu imiş.

Bizim geldiğimiz gün Başbakan YILIN LİDERİ ödülünü almaya gelmiş. Bizim için de büyük sürpriz oldu gezdiğin ülkede böyle bir afişle karşılaşmak.

Sürpriz'in heyecanı çabuk geçti ve yürümeye devam ettik ancak bu ülkede sahil e ulaşmak zor oluyordu, yada ülkeye suç atmadan durduğumuz yer kötü imiş. Bir süre sonra sahile gele bildik o ana kadar çok dikkatimizi çekmeyen birşey varmış her yerde silahlı uzun namlulu insanlar vardı sahilde bekleyen silah yüklü hazır bekleyen tekneleri görünce daha fazla dikkat eder olduk. Ülkenin gerçeğini unutmamak lazım çok güzel bir ülke ama terör her yerde her adım da. Biraz sahilde yürüdükten ve bir şeyler yedikten sonra trafik ve döneceğimiz mesafeyi ve sınır kapısı durumunu düşününce geri dönmek bizim için daha iyi karardı yeniden bekle bizi Şam.  

18 Ekim 2018 Perşembe

SİNOP

Ankara dan yola çıkan bir araç için Sinop a ulaşmanın birkaç yolu var. Ankara - Kırıkkale - Çorum - Samsun - Sinop yolu tercihlerden biri, Bu yolu bir kere işe giderken kullanmak zorunda kaldım. Yolda bir sıkıntı yok hızlı ulaşım sağlar.

Ankara - Çankırı- Kastamonu - Sinop yolu görsel olarak daha güzel ve kısa bir yol.

Benim tercihim Ankara - Çankırı - Çorum - Sinop yoludur, genel olarak ormanlık görsel olarak zengin bir alandan geçip gidiyor. İlkbahar yaz sonbahar aylarında çok güzel bir yol ağaçlar hayvanlar muhteşem kışın çok kullanılan bir yol mu dur bilmem ancak kar ve buz riski yüksel bir yol.

Son tünelden çıktığınızda sağınızda kolye ucu gibi orada duruyor. yaklaşırken bile o kadar güzel duruyor ki bir şehre mi yaklaşıyorsun yoksa küçük bir ilçeye mi belli değil. İçerilere girdikçe biraz dar sokaklar biraz trafik şehre girdiğinizi hatırlatıyor. ilk defa gittiğinizde biraz karışık gelebilir ancak ikinci defa gittiyseniz biraz daha öğrendiğinizde etrafı iyice gezip görebilirsiniz. aracınız varsa sadece şehir merkezinde kalmayın içerilere gidin arabayı park edecek bir otopark bulduysanız pazarlara gidin ara sokakları gezin ama illaki sahilde oturup  çay eşliğinde yerel simit i deneyin. Öğlen yemeği için zamanına denk geldiyseniz kesinlikle balık yiyin çok güzel balıklar oluyor, yada mantıyı deneyebilirsiniz.

Tabi ki sadece şehir merkezinde kalmamak faydalı olur görmek gereken çok güzel ve yakın yerler olduğunu bilin
Ak liman
Hamsilos koyu
Hamsilos tabiat parkı
Erfelek tabiat parkı
benim tavsiye edeceklerim gidince görmek lazım.

İç Anadolu doğumlu ve bu ülkede farklı bir sürü şehirde yaşamış birisi olarak sanırım kendi memleketim dışında gidip gördüğüm yada gezdiğim şehirler arasında bence yaşanılacak en güzel şehirlerin başında geliyor.

ÜÇÜNCÜ BOSNA - HERSEK

gercekten keske daha fazla Gore bilsem dediğim yerlerden birisi Bosna  Hersek. Güzel ama gelişmesine  çok izin verilmemiş ülkeye ilk gelişim...